Bu gün Norveç Exchange yılımın 29. günü. Neredeyse 1 ay geçtiğini bilmek çok ilginç bir duygu.
Diğer Exchange öğrencilerinin bloglarını biraz karıştırdıktan ve hey neden bende bir tane yazmayayım ki dedikten sonra ,işte böylece buradayız.
Buraya geldiğimde ilk günler zaman sanki hiç geçmeyecekmiş gibi geliyordu ama o ilk haftadan sonra galiba saatler ve günler birbirileriyle yarışıyor.
İlk ay hakkında yazmak istediğim çok şey var ama ne kadarını yazabilirim ve ne kadarını şuan hatırlarım bilmiyorum.İyisimi sadece yazmaya başlamak.
Bir yıl boyunca uğraştığınız, tutkuyla düşlediğiniz ve sanki havaalanına gidip uçağa bininceye kadar gerçektende gideceğinize inanamadığınız,kelimelerle tarifi oldukça zor,yaşamadan anlayamazsın denilen türden bir yolculuk başlangıcıydı benim için.
Küçük yaştan beri hep böyle bir programa dahil olmak, yeni yerler görmek ve yeni insanlarla,kültürle tanışmayı çok istiyordum. Ama bu tecrübe bana 17 yaşımda liseyi bitirince nasip oldu.
uçağa binmek için ailemin yanından ayrıldığımda, hayatımda gördüğüm en güçlü insan dediğim bir kere bile gözünün sulandığını görmediğim annemin gözlerinin sulandığını görmek, benden küçük kız kardeşimin bana el sallaması ve üzüldüğünü görmeyeyim diye iyice annemin arkasına doğru saklanmaya çalışması... İşte gerçekten o an 1 yıl başka bir hayat yaşayacağımı ve bu yılın asla eski hayatıma benzemeyeceğini, istesemde benzeyemeyeceğini anladığım an oldu.
Uçağa bindiğimd eve havalandığımızda inanılmaz bir duygu hissediyor insan. Üniversite sınavı yılımda olmama rağmen,bu hayalim için sınavlara girmek, hayaller kurmak ve sonunda 1 yıldır istediğiniz şeyi başardığınızı bilmek. gerçekten paha biçilemez bir duyguydu.
Uçaktan indiğimizde bizi karşılayan AFS gönüllüleri bize yiyecek de getirmişlerdi. Norveç çikolatasını orda tatmıştım ve tek kelimeyle inanılmaz bir şey daha önce yediğiniz çikolataları kaldır at oluyorsunuz.
AFS kampı 3 gün 2 gece sürdü. Dünyanın her yerinden gelen bir sürü çocukla tanışmak ve onlarla arkadaş olmak çok güzel. hepsi harika insanlar ve bir kaç gün sonra hepimiz Norveçin dört bir yanına dağılıcaktık.kampın ikinci günü olan talent Show harika bir şeydi.dünyanın her yerinden Exchange öğrencileri kendi kültürleriyle ilgili bazı şeyler sergilediler.Japonyadan gelen öğrencilerin kimono ile yaptıkları dansı, Endonezyalıların dansı,Fransadan gelenlerin şarkıları... hepsiyle harika ve çok eğlenceli bir akşam geçirdik.Türkiyeden gelenler olarak bizde İzmirin Dağları marşını söyledik bir arkadaşımızda zeybek oynadı.
Ayrılma vakti gelince havaalanına gittik benim uçağım benimle aynı bölgeye giden öğrencilerden sonraydı o yüzden uçağa tek seyahat etmiştim.
Host ailemle tanıştıktan bi iki gün sonra homesick durumu ile biraz uğraştım ama çok uzun sürmüyor bir kaç güne alıştım. Şuan bryne de bir liseye gidiyorum. Lise 2. sınf okuyorum.
Ve okul zamanları çok güzel geçiyor,okula ilk geldiğim gün ders kitaplarımı aldıktan sonra şöyle bir oturup '' anamm ben şimdi milletle hemen nasıl kaynaşıcam yav'' diye düşünürken bir grup kız yanıma geldi ve oturdu.Bana benim Exchange olduğmu bildiklerini , öyle otururkende yalnız göründüğmü söylediler. Hepsi çok tatlı çok kibar kızlar. Bazıları yazın türkiyeye tatil için Alanyaya geliyormuş. Bana çok yardımcı oldular her konuda. ilk gün Norveççe dersimiz vardı,öğretmende sıf ben insanları daha iyi tanıyım daha hızlı kaynaşalım diye herkezi bir çember halinde oturttu ve kendimi tanıtmamızı istedi bide en sevdiğimiz tatlıı da sordu tabii:))
işe bak ki sınıftaki herkes en çok çikolata seviyormuş. Burda arkadaşlarım çok iyi beni yabancılamıyorlar ve her zaman bana yardımcı oluyorlar. Derste hocanın sorduğu soruları bile benim için İngilizceye çeviriyorlar.Böyle bir okula, çok tatlı ve yardımcı öğretmenlere ve Türkiyede ki arkadaşlarımın özlemini bana yaşatmayacak arkadaşlarım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.Host ailemle aram oldukça iyi özellikle host kız kardeşlerim(3 tane ) onlara bayılıyorum. İkizler bana kolye yaptı, o kolyeyi hiç çıkarmıyorum.Evimizin çok şeker ama bir okadarda yyaramaz bir köpeği var adı da Türkçeye çevirirsek biftek:))
bulduğ her şeyi oyuncak sanıyor ve ara ara ben televizyon izlemek için otururken çorabımı çalmayı seviyor. İlk haftalar oldukça duygusaldım. Cuma günleri burda genelde pizza günü oluyor. Evde host annemle ilk kez pizza yaptığımızda ben bunu türkiyede annemle de yapardım diye gözümün sulandığı olmuştu mesela. Ama buraya gelirken kendime bir söz vermiştim asla mutsuz bile olsam çok ağlamayacağım diye. Çünkü buraya gelme ve bir yıl geçirme kararı benim kararımdı ve çok ağlamak kendi kararıma saygısızlık gibi geliyor. Kısaca özetlemem gerekirse bu ayı farklılıklara şaşırdım,arkadaşlarımla bolca güldüm,nadiren ağladım,çokça keşfettim,değiştim,inek görsem adana kebapları düşledim,yeşillik ve doğa görmekten sinirim bozuldu,sandiviç denince bi kötü olmaya başladım artık,yağmurluğum ve botlarımla kanki olacak kadar fazla zaman geçirdim ve galiba artık buraya alıştım ve burayı cidden seviyorum.
Alışmana sevindim senin başaracağına inanıyorum. Yazılarını keyifle takip ediyorum.
YanıtlaSil