Şöyle bir hesapladım buraya geleli 34 gün olmuş.
ve bazen düşünüyorum buraya geleli bu 34 günde ne değişti diye.
şunu görüyorum kendimde burası bende bir değişim bir farkındalık ve aynı zamanda da uzun zamandır düşünmek istemediğim,belkide düşünmekten korktuğum,kabul etmek istemediğim ama gerçeklik denen şey olduğunun farkına vardığım birşeyleri uyandırdı...
Kendime karşı dürüst olacağım. Türkiye'de 17 yılımı geçirdim. Oldukça iyi bir ailem iyi bir hayatım,eğelenceli arkadaşlarım vardı.Her yaz tatile gidebiliyor ve alemin bana yol göstermesini ve hatta bazen sadece bana sunulanı yapmayı, sunulanı yaşamayı tercih ediyordum hep.
günlük gazetede köşe yazarlarını çok takip etmiyor,ülkemin politik gündemi hakkında sohbet ortamlarında duyduğumla yetiniyor, açıkçası kötü olan bir şeyler görmek istemiyor,ülkemin sorunlarını görmezden geliyor ve kendi küçük istediğim gibi olan hayatımda mutlu mesut yaşıyordum.Bir çok alışkanlığım değişti.Köşe yazarlarını okuyor,politikayı takip ediyor ve medeniyetlerin tarihlerine inanılmaz bir ilgi duyuyorum artık.
Ee iyi güzel dedim de ne oldu diye düşününce de cevabın aslında başından beri orada olduğunu görmek ve bunu anlamak gerçekten inanılmaz bir şey.
Lise yaz tatilimde 2 kere yurt dışına çıkma imkanım olmuştu. Bu iki çıkışımda da Avrupaya,insanların sosyal yaşamlarına ve hayatın ne kadar da düzenli ve modern işleyişine her iki seferde de hayran kalmıştım.Ama şuan bunu daha şimdiden söyleye bilirim ki turist olarak gitmek ve orada bizzat yaşamak arasında Ağrı dağı kadar fark varmış.
Burada kaldığım sadece 34 gün bir turist için uzun ama bir Norveçli için oldukça kısa sürede buranın bazı özelliklerini ve insanların hayat tarzını tanıma fırsatı buldum.
Kısaca lafı uzatmadan diyeyim.İnsanların alışık olduğu ve benim ne yazıkki kendi memleketim için keşke sözcüğünü kullanarak dile getirebileceğim sosyal, eğitimsel ve ekonomik farklar sayamayacağım kadar da görgü kuralı ve saygı üstünlüğü var.Ve çok üzücü ama dürüst olursam farklar kısa bir sürede kapanacak gibi de değil.
Peki oturdum düşündüm. Ayça ne bu fark yahu dedim.Neticede onlar da insan onlarda acıkıyor onlarda yoruluyor.Ve bütün bunların aslında tek ama en büyük etkeni fark ettim.
Eğitim. Eğitim denince akla hemen okullar geliyor ama hayır eğitimden katım sosyal çevreden,aileden ve nihayetinde okuldan kazanılan eğitim.
Burda bazen okullarda arkadaşlarım eldiven giyip sıralarını,koridorlarını,toplu kullanım alanlarını temizliyolar.
Bunu Türkiye'de yapsan gülerler adama!
Burada host kardeşlerm var,ara ara ödevlerine yardım ediyorum.Yardım ederken de ne işlediklerini görüyorum.Ben mi o yaşta ağır bir eğitim alıyordum yoksa onlar mı çok daha hafif bir eğitim dönemi içindeler bilemedim.
Ama kısaca o yaştaki çocuk bizim memeketteki gibi daha oyun çağındayken zorlanmıyor.Ben benim öğretmenimin biz 9 yaşındayken sürekli bize ''ekmek aslanın ağzında'' dediğini hatırlarım oysaki.
Al sana fark!
Burada mesela tüm arabalar ne kadar aceleler olursa olsun yaya geçecek diye duruyorlar.
Türkiyede ki yayaya yol ver tabelaları geldi aklıma. Burada mı insanlar tüm kuralları bilerek doğuyor yoksa sadece vicdanen etik olan şeyleri mi yapmaları gerekiyor gibi hissediyorlar?
Bir çok fark, bir çok özgürlük.
2 hafta önceydi galiba Norveçte halk oylaması yapıldı.
Bizim lisede de bir sürü partiler ile ilgili stand açıldı,münazaralar yapıldı.
Devlet okulunda okuyorum yanlış anlaşılamasın. Ama nasılsa türkiyedeki özel okullar gibi.Anlatsam herhalde sabaha kadar yazmam gerekir.Ama en basitiden diyeyim, kimya dersinde okulun bize verdiği laboratuvar önlüğü ve gözlüğü kullanıyoruz.Her dört kişiye bir deney düzeneği düşüyor.Gupç çalışmak isteyenler için her katta bulunan oldukça geniş grup odaları da işin cabası galiba.
Neyse halk oylaması diyordum. Bizim okulda da bir seçme yapıldı.Bayaa bayaa gidip oy kullanık yani.Devlet gençlerin de ne düşündüğünü öğrenmek istemiş.
Dayanamadım bir arkadaşa sordum eğer devlet ve okulun fikri farklı olursa ne olur?
Bana bi saniye baktı 'hiç bir şey' dedi.
Hiçbir şey.
bu türkiyede olsa ve okulun hele hele devlet okulunun fikri farklı çıksa...Olacakları düşünmek istemiyorum.Zaten düşünmeme gerek de yok çünkü bizim devlet öğrencinin fikrini soracakdaaa....
Bide bize bir internet sitesinden nasıl bir parti istediğimizi,bir parti seçerken önceliğimizin ne olduğnu,ne sıklıkla politika hakkında konuştuğumuzu,ülke hakkında burada petrol çıkarılsınmı yada göçmenlerle ilgili ne yapılmalı gibi sorular doldurduk. Heyt be dedim içimden.
Gerçekten ama gerçekten bir öğrenci olarak bir bayan olarak değerli hissettim burada.
kadın iş makinası şöforleri gördüğmü söylesemburada her halde bana inanmaz türkiyedeki arkadaşlarım.
Hep gençler özgürlük derler.Onlara sorunca da işte anne baba olmadan falan hayatı yaşamak falan böyle bir sürü bağımsızlık,kendi başının çaresine bakmak falan geliyor akla.
Ama ben burada bunu gördüm.Gerçek özgürlük bunlar değil. Gerçek özgürlük fikiren ve ruhen hür hissetme.Düşündüğünü söyleye bileceğini ve kimseni fikiri yüzünden seni yargılayamayacağını,senin de herkez kadar değerli olduğunu bilme bunu en küçük hücrende bile hissetmek...
İşte gerçek özgürlük bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder